top of page
Yazarın fotoğrafıberkesarpas

Yeni Düzen

Güncelleme tarihi: 10 Eyl 2020

Zaman geldi. Uzmanlaşma, girişimcilik, dijitalleşme, otomasyon ve şeffaflık "in", tam zamanlı çalışma, şirkette toplanma, tek bir yere bağlanma, el emeği ve gizlilik "out". Buna hazır mısınız?


Hazır mısınız diye soruyorum, çünkü çok çok çok az sayıda şirketin bunun için gerçekten hazır olduğunu gözlemliyorum. Hazırım ben biliyorum zaten bunları diyenler de hazır değiller aslında. Bu sebeple soruma cevap vermeden evvel aşağıdaki 4 maddeyi lütfen bir gözden geçirin...



1.) Herkesin her işten anladığı ama çok spesifik bir alanda derinlemesine uzmanlaştığı bir çağdayız. Sizin her bir ekip arkadaşınız kendi dikeyinde bir üstad mı? Bunu anlamanın yolu önce ünvanına bakmanızdan geçer. Şirketinizde halen pazarlama uzmanı, İK uzmanı, lojistik uzmanı, Key Account Manager ya da Art Direktör gibi ünvanları kullanıyorsanız, içinde bulunduğumuz çağın ince ayar yapısında çok kaba kalıyorsunuz demektir. Önünüzde iki yol var. Ya mesela lojistik uzmanının yaptığı işleri kendi içerisinde 5 parçaya bölüp her birisinin başına bir arkadaşı oturtarak ünvanlarını da "Sefer Planlama Uzmanı", "Teslim İlişkisi Uzmanı", "İade Uzmanı" yapacaksınız, ya da o kadar çok insanı istihdam edemem ben diyorsanız ki (bu çok normal çünkü aslında kimse o kadar çok kişiyi istihdam edemez) o zaman da mevcut personelinizi bu işlerde "generalist" pozisyonunda tutacak ve ilgili hizmetlerin beyaz yaka tarafını outsource olarak dışarıdaki girişimcilerden alacaksınız. Generalist'leriniz de o ekipleri yönetecek. Bu konuda bir hamlede bulundunuz mu? Bizim işler o kadar büyük değil, lojistikte ilişki yönetimi için ayrı bir kişiye ihtiyaç yok yanlış cevap... İhtiyaç olması için önce o kişiyi devreye almanız lazım. Devreye almalısınız ki size hiç akla gelmeyen önerilerle gelsin ve işinizi farklılaştırabilsin! Önce alın ki sonra fark yaratın ve müşterileriniz de bu farkı görerek size daha fazla yönelsinler. 


2.) Dijitalleştiniz mi? Evet, CRM sistemimiz var diyorsanız o herkeste var. Başka ne yaptınız? Rutinleşen "istisnasız" her süreci robotlaştırdınız mı? Sanmıyorum. Çünkü, görmüyorum :) Her gün düzenli yapılması gereken HER işi dijitalleştirmediyseniz dijitalleşmiş sayılmazsınız. Ve robotların yapabileceği herhangi türde bir işi bir insana yaptırıyorsanız kaynaklarınızı boşa harcıyorsunuz demektir. Robotun işi robota, insanın işi insana. Belirli bir düzende yapılan her iş robotun işi. Öğretirsiniz öğrenir. İnternette sayısız program var kullanılabilecek. Özel yazılımı en son düşünün. Robotun yapamayacağı tek şey var o da "eleştirel düşünemez". Dolayısı ile son karar insanın. Çünkü, insan soyut düşünce ile tüm rakamların dışında karar verme ve en ufak ihtimali seçme yolunda adım atabilir. Dolayısı ile işi robota yaptırın, insanlara stratejik kararları aldırın, hayal kurdurun, düşündürün. Şirketinizdeki her beyaz yakalı çalışan stratejik karar alma, hayal kurma ve brain storm dışında da bir takım işler yapıyorsa iş gücünüzü boşa tüketiyor, verimliliği düşürüyor, maliyetleri artırıyor ve gelecekçi fikirler ve distruptive hayaller kurmuyorsunuz demektir. Ortada vadede silinirsiniz. 


3.) Çalışanlarınıza şirket kurdurmaya başladınız mı? Başlayın. Girişimciliğe meraklı olan personelinize teklif yapın. Ona 1 yıl maaşını verin, şirketini kursun ve karşılığında ya şirketine ortak olun firma olarak ya da örneğin otomotiv şirketiyseniz geliştireceği teknolojileri ilk 3-5 yıl sadece size satması yönünde ona bir anlaşma teklif edin. Dönem girişimcilik dönemi. O kadar çok personele uzun yıllar daha bakmaya devam edebileceğinizi hiç zannetmiyorum. Bütçeniz bunu kaldıramayacak. Bu arada onların da zaten sizinle bir ömür için plan yaptığını da pek zannetmiyorum çünkü onların da aklında kendi işini yapmak var. O halde neyi bekliyoruz? Onların korkusu başlamak. Onlara o başlangıcı yapması için imkan tanıyın ve bu başlangıçtan siz de yararlanın. Bir kaç sene sonra o işten çıktığında ya da siz çıkarmak zorunda kaldığınızda hem o iş kurmakta zorlanacak hem de siz yıllarca yetiştirdiğiniz o arkadaşınızı kaybedeceksiniz. Beklemeyin o günü.


4.) Şeffaflaştınız mı? Evet biz çok acayip şeffaflaştık diyenlere sorum şu: "Banka hesaplarınız ve hareketlerinizi kamu görüyor mu?" Cevabınız tabiki de hayır, rakiplerimiz bu tür gizli bilgileri görürse biz batarız diyorsanız ve batmanız ya da ayakta kalmanız bu bilgilerin gizliliğine bağlıysa vaziyet fena. (Bu arada rakiplerinize hala rakip diyorsanız da durum fena.) Dijital devrimin gerçekleştiğini ve gizli bilgi diye pek bişi kalmadığını (Wikileaks) hatırlatırım. Tedarikçilerinize, müşterilerinize, çalışanlarınıza gerçekten şeffaf olduğunuzu kanıtlamananın yegane yolu (iki gözüm önüme aksın hariçi) hesaplarınızı açmanız. Açacak mısınız?


Değişim zor değil. Zor olan gereksiz direnç. Rahat olun, sakin olun, değişmesine müsade edin. Bıraksanız kendi akacak zaten. Toplayın tüm ekibi ve açık oynayın. Anlatın bunları herkese. Astlar, üstler, karar alanlar ve yapanlar dönemi bitti. Birlikte düşlüyoruz, birlikte yapıyoruz ve ortaya çıkanı da birlikte paylaşıyoruz dönemine geçtik.


22 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page